Datça’dan İstanbul’a Kadar Çocukların Öğrendiği 3 Önemli Hayat Prensibi

ebeveyn | sakinlik

2016 bayram tatilimizi aile büyüklerimizle Datça’da geçirdik.

Beraber geçen çok keyifli zamanın ardından artık Pazartesi akşamı İstanbul’a evimize dönüş vaktiydi.

Planımız şuydu:

Saat 17′de transfer aracıyla Datça’dan Dalaman Havalimanı’na yola çıkacağız. Marmaris yolu üzerinde 1 saat mola verip benim çok sevdiğim bir yerde sarmaşıkların gölgesinde ve su sesi eşliğinde keyifle akşam yemeğimizi yiyeceğiz (önceden transfer firması ile ayarladık).

Saat 21′e doğru havaalanına ulaşıp 21:50 uçağı ile İstanbul’a döneceğiz, yine transfer aracı ile evimize kavuşacağız. Kızlara da planı aynen böyle anlattık, herkes gayet mutlu ve heyecanlıydı.

Gerçekleşen ise şu oldu:

17′de transfer aracıyla Datça’dan hareket ettik, şoföre yolda yemek için duracağımızı hatırlattık, şoför böyle bir bilgisi olmadığını ve saat 19.30′da başka bir transfer için mutlaka havaalanında olması gerektiğini söyledi.

Firmayı aradık, yanlış bir organizasyon olmuş, ne kadar o an ayarlamaya çalıştılarsa da artık çok geçti ve ne kadar uğraşsak da yapacak birşey yoktu. Hem orada yemeğimizi yiyemedik hem de boşu boşuna 1 saat erken yola çıkmış olduk, bu da havaalanında 1 saat fazladan zaman geçirmek demekti.

Bir de bunun üstüne havaalanına yaklaşırken Cenk’in telefonuna gelen rötar mesajında 21:50 uçağımızın gece 23:40′da kalkacağı bilgisini gördük. Ve havaalanına vardığımızda saat 19.30 bile değildi. Bu planladığımızdan 3 saat daha fazla havalanında beklemek demekti.

Check-in sırasında beklerken aklımıza bir önceki uçak için şansımızı denemek geldi ve şansa 20.30 uçağında yer olduğunu öğrendik, bizi oraya aldılar ama o 20.30 uçağı bile gece 23′e doğru kalktı, yine bayağı bekledik yani.

Havalanındaki yoğunluk sebebiyle havada ekstradan yarım saat daha kaldık ve sonunda gece yarısını geçerken gözlerimiz uykusuzluktan acır vaziyette İstanbul’a ayak basmayı başardık.

Neyseki bavullar çabuk çıktı, hemen transfer aracımızı bulduk ve eve doğru yola çıktık.

Sabiha Gökçen’den Çekmeköy’e giderken kullandığımız bir arka yol var, genelde yaptığımız gibi yine oradan gittik. 20-30 dk gittikten sonra bizi evimize bağlayacak Şile yolunun, yol çalışması için kapatıldığını görünce gece vakti hafif bir şok geçirdik.

Neyse alternatif bir yol bulup, yolu 15-20 dk daha uzatıp sonunda sonunda evimize geç ve güç de olsa ulaşmayı başardık. Saat sabaha karşı 2 gibi ancak yataklardaydık ama mutluyduk.

Çocuklara çıkan hayat dersi:

Bunları sizinle şu sebepten paylaşmak istedim. Tüm bunlar olurken, her yeni aksilik karşısında çocuklar bizim tepkilerimizi gözlemleyip bunu referans alıyorlar ve büyük ihtimalle kendilerinin de karşılarına çıkan aksiliklerdeki tepkileri bizden gördükleri davranışlardan etkileniyor.

Cenk de, ben de plan yapmayı ve elimizden geldiğince hazırlıklı olmayı çok seven insanlar olmamıza rağmen hayatın her zaman planladığımız gibi gitmeyeceğini ve böyle durumlarda şikayet etmek yerine yeni duruma adapte olup çözüm üretmenin hayattaki stresi azalttığını ve keyfi arttırdığını biliyoruz, elimizden geldiğince böyle hareket etmeye ve kızlara da bu bakış açısını vermeye çalışıyoruz.

Ama bu söylemekle olacak birşey değil, bizden göre göre öğreniyorlar.

Keza o gün de tüm aksilikler karşısında ikimiz de sakin kaldık, pozitif kaldık, alternatif çözümlere odaklandık ve elimizden geldiğince keyfini çıkarmaya çalıştık, espriler yaptık, bol bol güldük, ailece beraber olmanın keyfine odaklandık ve kızlar her yeni aksilikte “neee olamaz” tepkisi verdiğinde davranışlarımızla “hayat bu her an herşey olabilir, şu an şikayet etmek değil adapte olmak, çözüm üretmek, keyfini çıkarmak lazım” mesajını verdik, ve hakikaten de öyle oldu.

Bu demek değil ki hayalkırıklığı yaşamadık veya sinirlenmedik, elbette bu insani duyguları da paylaşmak çok normal ve sağlıklı ama 1-2 dakikalık “tüh, hay allah, bak sen aksiliğe” deyip yine pozitif ve çözüm odaklı hayata devam etmek ayrı birşey, bunu yapmayıp saatlerce stresli, olumsuz, şikayet eder durumda devam etmek ayrı birşey.

Yaşanan durumlar bizim kontrolümüzde değil belki ama durum karşısındaki tepkimiz kendi kontrolümüzde.

Ve çocuklarımızın da bunun uygulamasını bizden görerek öğrenmesi hayatlarında mutlulukları ve mutsuzlukları arasındaki ince çizgilerden biri.

Sonuç

Bu örnek belki size çok basit bir örnek gibi gelebilir ama bana göre o akşam Datça’dan çıkış noktamızdan İstanbul’da evimize varış noktasına kadar Maya ve Erin pekçok önemli hayat tecrübesi yaşadılar ve şu 3 şeyi gördüler:

1. Hayatta herşey planladığımız gibi gitmeyebilir, bu normal, hayatın doğal bir parçası

Bu olayda mesela yolda hayal ettiğimiz yerde yemek yiyemedik, uçak rötar yaptı ve eve dönüş yolumuzun bir kısmı yol çalışması sebebiyle kapalıydı.

2. Böyle durumlarda uzun uzun şikayetle zaman harcamak yerine çözüm üretmeye odaklanmak daha faydalı

Uçağın rötar yaptığını öğrenince yapabileceğimiz ne olabilir diye düşünürken yani çözüm üretmeye çalışırken önceki uçağa binme alternatifi çıktı ortaya, yolda yemek yiyemediğimiz için havaalanına zorunlu olarak erken varmak işimize yaradı ve önceki uçağa geçebildik.

Belki de yolda yemek yiyememek bu sebeple yolda evrenin bize yaptığı bir kıyaktı (kişisel inancım).

3. Durum değişmiyorsa da saatlerce isyan edip stres yaşamak ve yaşatmak yerine, yeni duruma adapte olup elden geldiğince keyfini çıkarmak en güzeli

Bu süreçte bazen müzik dinleyerek, bazen teknolojik aletlerimizle takılarak, bazen birşeyler okuyarak, bazen de sadece ailece beraber olmanın keyfini çıkararak bu zamanı paylaştık, hepimiz için gülerek anlatacağımız bir anı oldu.

Aslında böyle durumları hepimiz günlük hayatımızda hergün yaşıyoruz ve bunlar biz farketmesek de çocuklarımıza olumlu veya olumsuz şekilde örnek oluyor.

Bizim hayatımızı ne kadar stresle veya keyifle yaşamak istediğimiz ve çocuklarımıza ne şekilde örnek olmak istediğimiz çoğu zaman kendi seçimimiz.

Çocuğunuzun Olmasını İstediğiniz Yetişkin misiniz? yazımda bununla ilgili kendinizden ve kendi hayatınızdan pek çok bulacağınızı düşünüyorum, bir göz atın derim.

Sevgilerimle

Ahu