Çocuklarımızın Yanında Bu 2 Şekilde Konuşmaya Lütfen Dikkat

çocuk | gelişim

Biz yetişkinler belki farkındayız belki de değiliz ama çocuklarımız bizlerin konuştuğu her şeye kulak kabartıyorlar ve ondan kendilerine göre bir anlam çıkartıyorlar.

Yaşı küçük anlamaz dememek lazım, öyle güzel anlıyorlar ki.

Sadece anlamakla kalmıyor, duyduklarından kendi yorumladıkları şekilde etkileniyorlar ve bizler bu duyduklarından nasıl etkilendikleri konusunda aslında oldukça bihaberiz.

Biliyorum hergün bir başka uzman çıkıp çocuklarla ilgili “aman ona dikkat edin, aman bunu yapmayın” diyor ve sürekli bir şeylere dikkat etmeye çalışmak oldukça can sıkıcı.

Diğer taraftan hakikaten biraz zor ve sıkıcı da olsa bazı şeylere özen göstermenin ödülü hem çocuğumuz için hem de bizim için çok büyük.

İşte çocuklarımızın yanında konuştuklarımızın bilincinde olmak da bana göre böyle bir durum.

Şu 2 şekilde konuşurken özellikle bilinçli olmakta fayda var:

1. Çocuklarımızın yanında onlarla ilgili konuşmak

Çocuğumuzla ilgili pekçok konuda aileden veya aile dışından insanlarla onun duyacağı şekilde “onunla ilgili” konuşuyoruz, sanki orada yokmuş gibi davranıyoruz.

Ve çocuğumuz biz farketmesek de, uzaktan da olsa bunların çoğunu yakalıyor, ne de olsa antenler, algı sürekli açık.

Uyku

  • Bizim oğlan uyku uyumayı hiç sevmiyor, bebekliğinden beri hiç sevmedi, mahvetti bizi uykusuzluktan.
  • Gece 10-11’den önce uykusu gelmez bizimkinin, yat diyoruz yatmıyor, sürekli yatağından kalkıyor, artık pes ettik, bırakıyoruz biz de.
  • Kendi odasında yatmayı sevmiyor, korkuyor, bizimle yatmak istiyor, başka türlü uyumuyor, ne yapayım.

Yemek

  • Bizimki sebze hiç sevmiyor.
  • Kızım süt asla içmez.
  • Hiç boşuna pişirme, yemez o.
  • Bizim oğlanın yemeğine “……….” koymuyorum, yoksa yemez.
  • Ben yedirmezsem, kendi asla yemez.
  • Bizimki sofrada oturmaz, illa TV olması lazım.
  • Çok zayıf, çok iştahsız, çok kilolu.

Davranış

  • Çok yaramaz, hiç söz dinlemiyor, bizi çıldırtıyor.
  • Bir dakika durmuyor, beni çok yoruyor.
  • Çok şımarık, ağlayıp krizlere girip mutlaka istediğini yaptırmanın bir yolunu buluyor.
  • Hiç paylaşmayı bilmiyor.
  • Çok inatçı.
  • Benim çocuklar birbirlerini çok kıskanıyorlar, hiç anlaşamıyorlar.

Mukayese

  • Kardeşi daha uzun, diğeri daha kısa.
  • Abla daha çalışkan, küçük zorla çalışır.
  • Senin ki en azından dolma yiyor, benim ki onu da yemiyor.
  • Bizim oğlan hiç sportif değil, bir topa vuramaz, çok imreniyorum komşunun oğlunu görünce.
  • Bizimki çok dağınıktır, seninki ne güzel düzenli.

Okul

  • Akademik olarak pek kuvvetli değil.
  • Matematiği iyi değil, çok zor anlıyor.
  • Ders çalışmayı hiç sevmiyor.
  • Okulla pek arası yok.
  • Kitap okumayı hiç sevmiyor, 2 sayfa okuyup sıkılıyor.

Daha onlarca örnek bulunabilir, eminim siz temel mesajı aldınız.

Herşeyden önce çocuklarımız da saygıyı hakeden birer birey ve hiçbir birey kendisiyle ilgili bir başkasıyla özellikle eleştirilerek konuşulmasından hoşlanmaz, kendini kötü hisseder, belki utanç duyar, belki de yetersiz hisseder.

Kendimize yapılmasından hoşlanmayacağımız tarzda konuşmaları çocuklarımız adına da yapmamak aslında çocuklarımıza duyduğumuz saygının en net göstergelerinden biri.

İkincisi, çocuğumuz o ortamda yokmuş gibi davranmak veya onun duyabileceğini bilmek ama önemsememek de yine onlara kendilerini değersiz hissettirecek bir davranış, eminim hiçbirimiz çocuğumuz için bunu istemeyiz.

Üçüncü ve belki en önemlisi de, bu tarz cümleler “yargı” içeriyor ve çocuğu etiketliyor.

Yani çocuk kendiyle ilgili duyduğu bu cümlede onunla ilgili yapılan yorumu gerçek ve değişmez olarak kabul ediyor ve kendini de öyle kabul ediyor.

Bu da onun o konuda değişme ve gelişme fırsatını daha baştan elinden alıyor.

Yetişkinlerin onların becerileri ve kapasiteleri ile ilgili yorumları, kendileriyle ilgili inançlarını belirliyor, bu da onların özgüvenlerini olumsuz yönde zedeliyor, en kötüsü de biz yetişkinler bu beğenmediğimiz, istemediğimiz davranışları bu şekilde farkında olmadan iyice güçlendiriyoruz.

Özetle çocukla ilgili bir konuda diğer yetişkinlerle konuşulma gereği varsa, onun olmadığı veya duymayacağı bir ortamda yetişkinler arasında paylaşmak en güzeli.

Tercihen de bunu şikayet değil, çözüm odaklı yapmak herkese daha fazla fayda sağlayacaktır.

2. Çocuklarımızın yanında başkalarıyla ilgili konuşmak

Bunu da sıklıkla çocuğumuz üzerindeki olumsuz etkisinin farkında olmadan yapıyoruz.

Çocuğumuzun bulunduğu veya biraz uzakta da olsa duyma ihtimalinin olduğu ortamlarda diğer aile bireyleri, yardımcımız, arkadaşlarımız, komşularımız, onların arkadaşları, öğretmenleri, okulları hakkında eleştirel konuşmalar yapıyoruz.

Bu kişilerle ilgili bizim kişisel yargılarımız veya sorunlarımız çocuğa da taşınıyor, onu da etkileyebiliyor.

Halbuki çocuğun bizim yargılarımızdan bağımsız olarak kendi düşüncelerini oluşturma fırsatına hakkı var.

Bir de tabii örnek olma konusu var. Biz başkalarının arkasından konuşurken çocuğumuza bunu yapmamasını söylemek de bize olan güvenini ve saygısını sarsabilir.

Keza yine çocuklarımızın duyacağı şekilde kendimizle ilgili yargılarımızı paylaşmak da onları etkileyebiliyor.

Mesela sürekli kilolarımızdan şikayet ediyorsak, sürekli diyet yapmaktan bahsediyorsak, yediğimiz şeyleri suçluluk duygusuyla anlatıyorsak bu yargılar çocuklarımızı da farkında olmadan etkiler hale geliyor, özellikle kız çocuklarımızı. Yemekle ve vücutlarıyla ilişkileri sağlıksız şekilde gelişebiliyor.

Başta da yazdığım gibi, evet belki onların yanında konuşmalarımıza dikkat etmek biraz yorucu ve sıkıcı, ama bu bilinç ve duyarlılığımızın onlar üzerindeki olumlu etkilerini bilmek de ebeveyn olarak insanı oldukça motive ediyor.

Tabii arada ağızdan kaçan durumlar olabilir veya ne kadar dikkat etsek de bir şekilde birşeyleri duyabilirler, yapacak birşey yok, ama en azından biz elimizden geleni yapmış olduğumuzu biliriz.

Eğer okumadıysanız Şu Etiketleri Kopartıp Atalım Artık yazımı da tıklayın lütfen okuyun. 

Farkında olmadan olumlu veya olumsuz çocuklarımıza söylediğimiz bazı kelimelerin onları nasıl etkilediğini onların bakış açısından keşfedin.

Sevgilerimle

Ahu